Doğum ile ilgili adet ve inanmalardan önce , çocuğu olmayan
kadınların baş vurdukları birtakım işlemler bulunmaktadır. Bunların arasında en
yaygın olanı türbeleri ziyaret ederek adaklar adamak ve dualar etmektir. Çocuğu
olmayan kadınları başvurduğu yöntemlerden biride Kaplıcalar gitmektir
Karamustafa kaplıcasına giden kadılar su akan oluğa elini sokarak gözlerini
kapatır ve bakmadan suyu içir bu şekilde kadın içindeki kiri yada uğursuzluğun
yok olacağına ve döl tutacağına inanmaktadır. Yine Kaynarca kaplıcasındaki
evliya kurnasında yıkanmadan dileklerin gerçekleşmesi ve dertlerine çare
bulmakta yarar sağlayacağına inanılmaktadır.
Gebe kalan kadının bazı yiyeceklere ilgisi olabileceği düşünüldüğünden yanında
pişirilen her yiyecekten yedirilmeye çalışılır.”aşerme”sırasında kadının aklına
gelen yiyeceği yememesi çocuğun kusurlu olacağı inancı vardır.
Gebe kadının yediği yiyeceklerle doğacak çocuğun cinsiyeti tespit edilmeye
çalışılır .Ekşi yiyen kadının kız , tatlı yiyen kadının erkek doğuracağına
inanılmaktadır. Ayrıca sakız çiğneyen ve dondurma yiyen hamile kadının çocuğunun
sümüklü,ayva yiyen kadının çocuğunun güzel olacağına inanılmaktadır.
Çocuk Doğduktan sonra göbek bağı kesilerek temiz bir beze bağlanır,çocuğun
dindar olmasını isteyenler göbek bağını caminin avlusuna ,kız çocuklarının
göbeği genellimle evin bir yerin sıkıştırılır , okuyup iyi bir eğitim alması
isteniyorsa da okulun avlu veya duvarına bırakılmaktadır. Bebek doğduktan bir
hafta sonra evde mevlit okutularak loğusa şerbeti kaynatılır. Çocuğun adını
koymak için ailede veya çevrede yaşlı veya dini bilgisi olan bir kişi çağrılarak
çocuğu adını koyar .Bunun için çocuğu kucağına alan kişi kıbleye dönerek
kulağına önce ezan sonra ismini üç kere fısıldar. Genellikle aile büyükleri ile
tarihi özelliği olan kişilerin isimleri tercih edilmektedir .
Loğusa kadın ile bebeğinin kırk gün süresince kötülüklerden , kötü güçlerden
korunması ve uzak durması gerekmektedir. Loğusa kadına ve bebeğe nazar değmemesi
için akşam ezanından sonra dışarı çı4kmazlar ,dışarıya çamaşırlarını
bırakmazlar,etrafındakiler onu yalnız bırakmazlar,eve gelen misafirler giderken
sütünün kesilmemesi için güle güle demez. Loğusa kadını başka bir loğusa kadınla
bir araya getirmezler kırklarının karışacağına ve “al basması “yaşayacağına
inanılmaktadır.
Doğumdan kırk gün sonra bebekle anne kırklanır. Kırklama için kırk tane küçük
taş veya fasulye tanesinin her birine “ihlas “okunur ve üflenir ve üflenir.
Çocuk ve anne temizce yıkandıktan sonra kullanılan su evin etrafına
serpiştirilir. Kırklamadan sonra çocuk ve anne nazar ve diğer kötü güçlerden
uzaklaşmış olur .Bebeğe ziyaret ettiği evden şeker yumurta yiyecekler verilerek
çocuğun yumurta gibi sağlıklı verimli,gürbüz olması , şeker verilerek tatlı
dilli ve cana yakın olması dilenir.
Bursada yürüme çağı gelen çocuklara tay simidi –tay turtusu (durdusu )yada adım
çöreği töreni yapılmaktadır. Bu tören sırasında bir çöreğin içine yerleştirilen
bozuk para kime çıkarsa o kişi çocuğa hediye alır.Yürümeyen çocuk bir dede
mezarına (yatıra ) götürülerek önünde gezdirilir.
Geç konuşan çocuklara kurban bayramında 7 evden 7 kurban dili alınarak
yedirilir,bülbülün su içtiği tastan çocuğa da su içirilir.
Bebeğin dişi çıkınca”diş buğdayı “ yapılır,Diş buğdayı kaynatılmış buğdaya şeker
katılarak yapılır .Diş buğdayı çeşitli çerezlerle birlikte ikram adilmektedir.